Unilever kanat çırpsa…
Bizde anlamsız bir tsunami olması normal mi?
Bizde anlamsız bir tsunami olması normal mi?
3 Kasım 1960’da, reklam tarihinin gelmiş geçmiş en tanınmış ismi David Ogilvy, masasında bir mektup buldu. Zarfta, Ogilvy’nin “uygunsuz” bir fotoğrafı ve bir not vardı. Notta şöyle yazıyordu:
Markalar hakkında düşünürken “zaman” kavramını da hesaba katmalıyız.
Amazon’daki Piraha kabilesinden Maslak'taki plazalara
1800’lü yılların sonlarında, Midilli adasında bir köyde tatlı tatlı yaşayan Hasan isimli bir adam, bir anda kendini dünya çapında bir kaosun içinde buldu.
Serdar Ortaç gibi düşünmediğimiz sürece, yeni markalar için sürekli yeni fırsatlar var.
En sık karşılaştığım sorulardan biri bu: Apple’ın konumlandırması ne? Cevabı bu yazıda.
Platon’un taaa antik çağda bugünkü toplantı odalarını anlatmış.
Var olan bir pazarı hedeflemek mi, var olmayan bir pazarı hedeflemek mi?
Konuya pazarlamacı gözüyle bakarsanız, markaları büyüten etkenleri sadece pazarlamayla ilgili kavramlarda ararsınız.
Türkiye şartlarında, marka olmakla, tercih edilen bir marka olmak arasında ne fark var?
Madem marka kimliğiniz bu kadar faydalı ve önemli, marka niye nalları dikmek üzere?