Pazarlama dünyasındaki legal dolandırıcılık yöntemi
Tufaya gelmemek için dikkat etmeniz gerekenler
Pazarlama dünyasında legal bir dolandırıcılık yöntemi var: Karmaşıklık ve jargon. Bu ikisini gördüğünüz an çok dikkatli olun.
Markanızla ilgili size bir sunum yapılıyorsa ve söyleneni anlamadıysanız, sunumu durdurun ve sorun. Söylenen aklınıza yatmadıysa, yine sunumu durdurun ve sorun. İkna edici bir yanıt alamadıysanız, tekrar sorun, tekrar sorun, tekrar sorun.
Anlayana kadar sorun. Sakın ama sakın, karşınızdakiler uzman olduğu için sizin konuyu tam anlayamadığınızı düşünmeyin.
Markanızla ilgili size, yani markanın sahibine, basitçe anlatılamayacak hiçbir şey yoktur. Sonuçta pazarlama ve markalama, atom fiziği değil. Karşınızdaki, anlamadığınız noktayı size basitçe anlatamıyorsa, o da uzman falan değil, şarlatandır.
Kimse aptal görünmek istemediği ve kimse kral çıplak demediği için, ne saçmalıklara ne paralar harcanıyor, bilseniz üzülürsünüz.
Dinlediğiniz şey ne kadar karmaşık görünüyorsa, cümleler ne kadar uzunsa ve jargona boğulmuşsa, tufaya gelme olasılığınız o kadar yüksek. Dikkatli olun. Soru sorun. Aptal gibi görünmekten korkmayın. Asıl aptallık, anlamadığınız şeye para ödemeniz olur.
Abarttığımı düşünüyorsanız, Peter Drucker'ı dinleyin. Diyor ki:
Son 40 yılın en yozlaştırıcı eğilimlerinden biri, anlaşılır şeyler söyleyen insanların bayağı insanlar oldukları düşüncesidir. Benim gençliğimde, iktisatçıların, fizikçilerin, psikologların -her alandaki liderlerin- söylediklerine açıklık getirmeleri normal kabul edilen bir şeydi. Einstein izafiyet teorisini herkesçe anlaşılır kılmak için üç kişiyle birlikte çalışmıştı. Keynes bile kendi iktisat kuramının anlaşılır olması için büyük çaba harcamıştır. Fakat daha geçen gün, kıdemli bir bilimcinin beşten fazla insan tarafından anlaşılabileceği için genç bir meslektaşının çalışmasını reddettiğini duydum. Böyle bir kibre izin veremeyiz.