İçeriğe geç
3 dakikalık okuma

🎖️Ninja

Sumo güreşçisi olmayın

🎖️Ninja
Photo by Alessio Roversi / Unsplash

Ulusal ya da uluslararası fark etmez, hiç dev bir markanın pazarlama departmanıyla iş yaptınız mı?

İş konuşmaya başlayana kadar herkes gayet rahat ve neşelidir. Ama iş konuşmaya başladığınız anda, işler değişir.

Bir reklam kampanyası, bir etkinlik organizasyonu, bir ambalaj tasarımı ya da sosyal medya için bir post tasarımı, iş her neyse, fark etmez. Marka adına kullanmayı düşündüğünüz her cümle, her kelime didik didik edilir, tekrar tekrar incelenir, hatta hukuk departmanına gönderilir, görüş alınır.

Kullandığınız her renk, 189 sayfalık marka kimliği kılavuzuna uygun olmalıdır. Pantone’si osu busu bellidir. Logoyu hangi boyutta hangi köşeye ne kadar yaklaştıracağınıza, hangi fontu kaç punto kullanacağınıza önceden birileri karar vermiştir.

Bir ürün için herhangi bir açıklama yazacaksanız, o açıklamada kullanmanız ve kullanmamanız gereken sıfatlar bile bazen hazırdır.

Olur da her zamanki ürün için her zamankinden farklı bir görsel kullanmaya kalkarsanız, olay çıkar. Hemen bunun için araştırma hazırlanır, görsel test edilir.

Gaza gelir de tasarladığınız pazarlama materyalinde, mesela bir Instagram postunda bir şaka, ufacık bir espri yapmaya kalkarsanız, haşa, masadaki ortak akıl bir anda o esprinizi alır, içinden geçer, acınası hale getirir, bırakır. Espri yapmaya çalıştığınıza pişman olursunuz.

Büyük markalar böyle çalışır. Çünkü böyle çalışmak zorundalar.

Unilever ya da Ülker gibi dev bir şirketseniz, Edirne’den Kars’a, Tokyo’dan Los Angeles’a, çocuklardan dedelere, herkesle muhatap olursunuz.

Yanlış anlaşılan tek bir sosyal medya paylaşımınız borsa değerinizi düşürebilir ya da patronlardan birini gücendirebilir. Paylaşımın yapıldığı ülkeye bağlı olarak, içeri atılabilir ya da milyonlarca dolarlık tazminat davalarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz.

Yani bu markaların yükü ağırdır, çok ağırdır. Milyonlarca dolar, binlerce çalışan, onlarca yıllık marka değeri…

Bu markalar bu yüzden sumo güreşçileri gibi hareket ederler. Ağır. Güçlü ama yavaş. İri ve öngörülebilir. Çünkü tek düşündükleri dengelerini kaybetmemek, yıkılmamaktır. Düşerlerse kalkmaları zor olur. Kazanmaları için ayakta kalmaları ve pozisyonlarını korumaları yeterlidir.

Peki ya sizin?