Absolut votkanın başarısının sırrının tadında ya da formülünde olmadığı açık. Absolut’a kadar neredeyse tüm votkalar bir şekilde Rus kökenli olduklarını anlatmaya ya da ima etmeye çalışırken, Absolut Rus çağrışımları yaratmakla ilgilenmedi. Alışılageldik votka şişelerinden tamamen farklı olan şişe tasarımını kullandı ve bu sayede ayrıştı. Şişe tasarımını temel alan ikonik dergi ilanlarına mutlaka denk gelmişsinizdir.
Peki görsel olarak çok çarpıcı, olası rakiplerden tamamen ayrışan bambaşka bir tasarım, bir markayı ayrıştırmak için yeterli mi?
Zor bir soru olsa da, elimizde Absolut örneği varken hayır yanıtı vermek kolay değil. Evet, Absolut örneğinde gördüğümüz gibi, yetebilir. Ama her başarı hikayesinin arkasında olduğunu gibi, bu hikayenin de arka planında bazı fedakârlıklar var.
Dışarıdan her şey toz pembe görünse de, Absolut markasını yönetenler o fedakârlıkları yaptıkları için bugün Absolut’un başarısını konuşabiliyoruz.
Absolut neleri feda etti?
Pazarlamayla ilgili birçok şeyi çok doğru yaptıkları ortada. 1980’de 10.000 kasa satan bir marka 2000 yılına gelindiğinde 4.5 milyon kasa votka satar hale gelmiş. Tüm hikayeyi anlatmayacağım, tek bir kararlarına ve o kararın arkasında durmanın ne kadar zor olduğuna odaklanacağım. O tek kararda bile birçok ders var.