Gerçekten markalaşabilir miyiz?

Markalaşma hep mecburiyet olarak, nihai hedef olarak anlatılıyor. Belki de öyle değildir.

Belki bazıları için bu mümkün değildir.

Belki de markalaşma ince bir lükstür.
Parasını ödeyen herkesin ulaşabileceği ve tadını çıkarabileceği bir mertebe değildir.

Ya da belki de, Bilimsel Devrim’i ve Sanayi Devrimi’ni pas geçmiş kültürlerin, Batılı anlamda pazarlama ve markalamayı sindirebilmelerinin olanağı yoktur.

iPhone’u ya da Tesla’yı satın alıp direkt kullanabilirsiniz.
Ama onları yaratan zihniyeti ve kültürü direkt kopyalayamazsınız. Satın da alamazsınız.

İlk düğmeyi yanlış ilikliyor olabiliriz.