Kendisinden daha eski, daha büyük ve daha yerleşik markalarla rekabet etmeye çalışan markalar, dev rakiplerinin çizdiği sınırların dışında düşünemiyor.
İster Stockholm Sendromu diyelim ister basiretsizlik, aynı kapıya çıkıyor. Devlerle rekabet etmek zorunda olan markalar, şartları kabulleniyor.
En çok duyduğum bahanelerden biri şu: Bizim kategorimiz farklı. Bu kategoride işler böyle yürür, değiştiremeyiz.
Bu kabulleniş, markanın bir çıkış yolu bulmasının önündeki en büyük engel.
Belki de bu yüzden, gayrinizami markalamayı anlatırken somut ilkelerden bahsettiğim kadar, bir zihniyetten, bir tavırdan, bir ruh halinden de bahsediyorum. Bahsetmek zorundayım.
Çünkü çıkış yolu olmadığını düşünürseniz, çıkış yolu bulamazsınız.
Gayrinizami bir mücadele yürütmek için varsayılan kuralları kabul etmemeniz, şartlara isyan etmeniz ve her şeyden önce, bir çıkış yolu olduğuna yürekten inanmanız gerekir.
Mesela bugün İngiltere’nin en büyük market zincirlerinden olan Tesco, 90’larda o çıkış yolunu şöyle bulmuş: