Çoğu marka yöneticisi, rakiplerin tepkisinden korkar. Hatta rakip dev bir rakipse, daha fazla korkar.
Herhangi bir kampanya tasarlarken, bir reklama bir başlık yazarken ya da herhangi bir faaliyet organize ederken, rakibin ayağına basmamaya, tepkisini çekmemeye çalışırlar.
Mantıklı ya da mantıksız, doğru ya da yanlış, türlü türlü çekinceleri, türlü türlü bahaneleri olur.
Bu ne kadar doğru?
İngiliz reklamcı ve yazar Dave Trott, Londra’da Uber’in başına gelenleri anlatıyor.
Uber 2012’de Londra’ya girdiğinde, işler pek de bekledikleri gibi gitmemiş.
Londra’nın toplu taşıma sisteminin gayet organize olması bir yana, diğer taraftan şehirde 3000’den fazla araç kiralama firması varmış. Ki bunlardan bazıları 4000-5000 civarı araçla hizmet veriyormuş.
Üstelik akıllı telefonlardan taksi çağırma uygulamaları da mevcutmuş. Mesela Hailo isimli bir uygulamaya kayıtlı 9000 taksi varmış.
Uber?
Uber’in ofiste çalışan 3 elemanı ve sadece 50 tane sürücüsü varmış.
Uber Londra’nın başındaki Jo Bertram, basının ilgisini çekmek için çok şey denemiş ama Uber’in hizmeti Londralılara o kadar sıradan görünmüş ki, kimse Uber’i umursamamış.
Ne zamana kadar?
2014 yılının 11 Haziran gününe kadar.,