Neredeyse tüm markalar influencer peşinde koşuyor, bütçelerin önemli bir kısmı influencer marketing için harcanıyor.
Teoride çok etkili olan bu tanıtım yöntemi, yine bizim muhteşem pazarlamacılarımızın akıl dolu yönlendirmeleriyle, pratikte etkisiz bir yöntem olmaya doğru ilerliyor.
İnsanlar reklamdan kaçar, reklam sevmez, reklama güvenmez. En ince işçilikle yapılmış olanı bile, öyle ya da böyle, reklamdır. Reklamların reklam olduğunu bildiğimiz için etkisi sınırlıdır. Bir marka parasını ödeyerek karşımıza çıkıyor ve kendi kendini övüyor. Reklam budur. Ve hiç kimse kendi kendini övenleri sevmez. Reklamcıların bile çoğu reklamı sevmez. (Ben reklamı severim ama reklamcıyı sevmem.)
Bu yüzden tanıtım, reklam değil tanıtım, çok ama çok daha önemli ve etkilidir. Reklamda marka kendi kendini överken, tanıtımda başkaları marka hakkında konuşur. Bazen öyle konuşur, bazen böyle konuşur. Ve bu yorumlar her halükârda, reklamdan daha güvenilir ve etkilidir. Ta ki, bizim pazarlamacıların eline düşene kadar.
Bizimkiler influence edecek, yani etkileyecek kişileri etkiliyor. İşin doğası gereği, bir ürünü ya da markayı kullanan ortalama birisinin, ürünü ya da markayı taparcasına sürekli övmemesi gerekirken, bizimkiler influencerları doğru yönlendirmeyip işi tanıtımdan reklama çeviriyor.
Ne anlamı kaldı?
Ürününüze ve markanıza gerçekten güveniyorsanız, influencer’ı yeterince bilgilendirip rahat bırakın. Övülecekse över, yerilecekse yerer. Bu dürüstlük, sadece övülmesinden çok daha fazla işinize yarar.
Hem kısa vadede hem uzun vadede…
Böylesi markanız için de influencer için de daha faydalı olur.