Pazarlama bütçeniz kuş kadarsa, sizin sıkıcı olmaya hakkınız yoktur.
Ürününüz ya da hizmetiniz sıkıcı olamaz.
Web siteniz, logonuz, sloganınız, kurumsal kimliğiniz sıkıcı olamaz.
Reklamlarınız, sosyal medya postlarınız, ürün açıklamalarınız da sıkıcı olamaz. Hatta sıkça sorulan sorularınız ve cevaplarınız bile sıkıcı olamaz.
Sıkıcı olmak zengin markaların işidir.
Harika ürünlere sahip bu kadar çok yeni marka varken, bu markalar neden fark edilmiyor, hedef kitleleriyle bağlantı kuramıyor, başarılı olamıyor, hiç düşündünüz mü? İşte bu yüzden. Sıkıcılar.
Evet, sebep bu. Sıkıcılar.
Daha da kötüsü, hem pazarlama bütçeleri yok hem sıkıcılar.
Bu yüzden onları fark etmiyoruz.
Harika da olsalar, haberimiz olmuyor.
Haberimiz olmadığı için satın almıyoruz.
Satın almadığımız için de yok oluyorlar.
Ürünleri kötü diye değil, sıkıcı oldukları için yok oluyorlar.
Pazarlamada hem fakir hem sıkıcı olamazsınız.
Ariel mesela, deterjan, sıkıcı olabilir. Pantene, sıkıcı olabilir. Arçelik sıkıcı olabilir. Volkswagen, Apple, Google, Coca-Cola, Amazon, LC Waikiki, İş Bankası sıkıcı olabilir.
Onlar zengin.
Televizyonda karşımıza çıkarlar, dijitalde karşımıza çıkarlar, sokakta, statta, metroda, AVM’de karşımıza çıkarlar. Markette tam gözümüzün hizasında, en doğru fiyatla karşımıza çıkarlar.
Onlar sıkıcı olabilir.
Çünkü sıkıcı olsalar da onları bir şekilde satın alırız.
Ama fakirseniz, sıkıcı olamazsınız.
Hem fakir hem sıkıcı bir markanız varsa, görünmez olursunuz.
Sıkıcı olmamayı da zevzeklikle karıştırmamak gerek.