Hepimiz bilginin güç olduğunu öğrenerek yetiştirildik. Daha fazla bilgiye sahip olanın daha fazla güce sahip olduğunu tereddütsüz kabul ediyoruz. Ama bu her zaman her durumda geçerli olmayabilir. Birazdan içinize şüphe düşürecek, kafanızı karıştıracağım.
Devlerden başlayalım
Google bildiğiniz gibi, Apple, Amazon ve Meta'yla birlikte hakkımızda en çok bilgiye sahip olan halka açık şirketlerden biri. Ne yediğimizden ne içtiğimize, ne zaman yatıp ne zaman kalktığımıza, isteklerimiz, arzularımız, ihtiyaçlarımız, heveslerimiz ve trendler hakkında hayal bile edemeyeceğimiz detaylarla dünya çapında veriye sahip. Bu veriyi bilgiye dönüştürme becerisi de var.
Tüm bu bilgiye sahip Google'ın, attığı her kurşunun hedefi vurmasını beklersiniz. Ama olmuyor. Google'ın onlarca tutmayan ürünü ve projesi var. Google Glass'tan Tango'ya, Google Daydream'den Nexus'a, Google'ın bir tutmayan ürünler çöplüğü var. (Fazlasını merak edenler buraya...)
Ya da Amazon...
Ne satın alıp ne satın almayacağımızı bizden iyi biliyor. Hatta, öngörülerine dayanarak, bize sormadan ve biz satın almadan önce ürünleri göndereceği, sonra ödeme alacağı, satın alınmayan ürünleri geri toplayacağı bir sistemin patentini bile aldı. Yani Amazon, elindeki her gün artan bilgiye dayanarak, ne satın alıp ne satın almayacağımızı tahmin etme yeteneğine o kadar güveniyor. (Bu patentin hikayesini de yazmıştım, burada.)
Ama aynı Amazon, çok daha basitini beceremedi.