Taktik ve strateji 📌
Genel görüş önce strateji, sonra taktik der. Tam tersi nasıl olur?
Alman general Erwin Rommel 6 Şubat 1941’de Afrika’daki Alman kuvvetlerinin komutanlığına atandı. 6 gün sonra Afrika kıtasına geçti ve Libya’ya ayak bastı. 2. Dünya Savaşı’nın en ateşli günleri yaşanıyordu ve Rommel’in çöl savaşının inceliklerini öğrenmek için fazla zamanı yoktu.
Birkaç ay sonra Rommel, Çöl Tilkisi lakabıyla anılmaya başladı.
Çünkü İngilizler karşısında, komutasındaki birlikler ve teçhizat açısından ciddi bir üstünlüğü olmamasına rağmen, sürpriz zaferler kazanıyordu.
Rommel’in çöl savaşının doğasını kavradığını an, şu benzerliği fark ettiği an oldu: Çöldeki savaş denizdeki savaşa benziyordu.
Gemilerin denizde herhangi bir yöne hareket edebilmesi gibi, çölde de tanklar herhangi bir yöne hareket edebiliyordu. Dağ, tepe, kayalık, akarsu, köprü, uçurum, bina, göl, bataklık gibi çöl dışındaki normal arazilerdeki olası “engeller” yoktu. Çöl, tıpkı deniz gibiydi.
Rommel bu benzerlik hakkında şöyle diyor:
“En geniş menzile sahip silahları olan, tıpkı denizde olduğu gibi en uzun kola sahip olur. Kim daha fazla hareket kabiliyetine sahipse, hızlı hareket ederek rakibini kendi isteklerine göre hareket etmeye zorlayabilir. Kuzey Afrika çölünde motorsuz birliklerin, motorlu bir düşmana karşı pratikte hiçbir değeri yoktur. Çünkü düşman hemen hemen her pozisyonda, bir dönüş hareketiyle yeni bir aksiyon alabilir.”
Bu şartlarda, savaşın tanklar arasında geçeceği kesindi. Tanklar hızlıydılar, zırhlıydılar ve yüksek ateş gücüne sahiptiler. Daha çok tankı olan kazanacaktı ve İngilizler daha çok tank getirmeye niyetliydi. Rommel ise kendisi için daha çok tank gelmeyeceğini biliyordu çünkü Hitler Afrika’yı pek de umursamıyordu. Başka bir -taktik- çözüm bulması gerekti. Buldu.
Rommel’in taktik bir deha olarak anılmasını sağlayan çözümü şuydu: