Şuna kimse itiraz etmeyecektir: Yanlış konumlandırma muhteşem bir ürünü rezil edebilir. Doğru konumlandırma ortalama bir ürünle çok başarılı olmanızı sağlayabilir.
Çoğu zaman sorunumuz, konumlandırma kavramını uygulamada algılamanın zor olması.
Yani doğru konumlandırmayı ve yanlış konumlandırmayı, belki de şıp diye fark edemiyoruz.
Ya da fırsatları göremiyoruz. Bir markaya, ürüne ya da hizmete bakarken, doğru konumlandırılsa neler olabileceğine dair olasılıkları göremiyoruz.
Kendinizi suçlamayın. Normal.
Konumlandırma, hakkında onlarca kitap, binlerce makale yazılan, 50 yıldır üzerine konuşulan bir kavram olmasına rağmen, uygulaması hakkında pek kaynak olmayan bir kavram. Ries ve Trout’un temel kitapları dahil, konu genellikle kavramı açıklamak üzerine kurulu.
Uygulama daha çok, benim gibi işin içinde olanların, yıllar içinde farklı markaları inceleyerek, farklı markalarla çalışarak, bazen deneme yanılmayla, bazen döke saça ilerleyerek yıllar içinde tecrübe kazandıkları bir alan.
Şimdi size, sizin de bana benzer bir bakış açısı kazanabilmeniz için, uygulamaya dair pratikteki bakış açılarımı anlatmaya çalışacağım.
Sizin de bu sayede, doğru konumlandırmayı ve yanlış konumlandırmayı daha rahat ayırabilir hale geleceğinizi umuyorum.
Hatta daha da önemlisi, bir markaya, bir ürüne ya da hizmete bakarken, farklı bir şekilde konumlandırılsa neler olabileceği hakkında, çok daha geniş bir olasılıklar repertuarıyla düşünebileceğinizi umuyorum.
Aşağıda anlatacaklarımın uygulama için tek ve temel bakış açısı olduğunu savunmuyorum.
Ama önemli ve biz işin mutfağındakilerin kullandığı bir bakış açısı.
Başlayalım.