Kategorinizde lider kabul edilen bir marka değilseniz, karşınızda pazar payıyla, bilinirliğiyle, dağıtımıyla, pazarlama bütçesiyle sizden güçlü rakipler varsa…
Amacınız ürün performansında, hizmette, dağıtımda, fiyatta, deneyimde, pamuk oranında ya da açılma hızında onlarla rekabet etmek olamaz. Edemezsiniz
Edebilseniz de bir işinize yaramaz. Onlar hep kazanır. Hep daha çok kazanır.
Bu yüzden sizin amacınız, onlardan daha “iyi” olmaya çalışmak değil, bulunduğunuz kategoriyi yeniden biçimlendirmek olmalıdır. Amacınız vatandaşın, yani potansiyel müşterinin kategoriyi görme şeklini bozarak, yeni ve farklı bir biçimde görmesini sağlamaktır.
İnsanların ayarlarını bozup bir kısmının bulunduğunuz kategoriyi bambaşka türlü görmeye başlamasını sağlayabilirseniz, gayrinizami bir avantaj elde eder ve büyüme fırsatı yakalarsınız.
Geçen hafta, bu gayrinizami bu gayrinizami mücadeleyi yürütebilmek için kullanabileceğimiz bazı farklılaştırıcı yöntemler olduğundan bahsetmiştim. Ve bunlardan ilkini anlatmıştım: Transfer yöntemi.
Transfer yönteminde, bambaşka bir kategorinin kurallarını alıp kendi kategorinize uyarlarsınız. Bu sayede kendiliğinden dikkat çeken, gerçekten farklı bir markanız olur. Okumadıysanız, o yazı burada.
Bugün de, kategoride bir karambol yaratmak ve gayrinizami bir avantaj elde etmek için kullanabileceğimiz farklılaştırıcı yöntemlerden bir diğerini konuşacağız.
Bu yöntemin adı da, ayar bozucu duygu yöntemi.