İnatla sürekli tekrarlanan pazarlama hataları var. Daha doğrusu, pazarlamacı hataları. Bunlar bariz hatalar.
Kitaplarda yazmasına ve okullarda anlatılmasına rağmen, tecrübe edilmiş ve kayıt altına alınmış olmalarına rağmen, inatla tekrarlanıyorlar. Ben bile 20 yıl içerisinde aynı kişiler tarafından tekrarlanma döngüsüne şahit oldum.
İşte o hatalardan bazıları:
Gerçeklere güvenmek
Tanıştığım çoğu yönetici pazarlama kararlarını "gerçeklere" dayandırmak istiyordu. Alınan sonuçların da "gerçeklerden" kaynaklandığını düşünüyordu.
Gerçek nedir?
O yöneticilere göre ürünleri rakiplere göre çok daha iyiydi ve fiyatları rakiplere göre daha uygundu. Gerçek buydu, ortadaydı ve biz reklamda bunu söylersek insanlar bu gerçeği görecekti.
Hiçbir zaman öyle olmadı. Olmaz. Bu bir hayal. Hüsnükuruntu.
Çünkü pazarlamada gerçeklerin önemi yok. Pazarlama algılar savaşı. Objektif bir gerçek yok. En iyi ürün, en kaliteli ürün diye bir kavram yok.
Pazarlamadaki tek gerçek, müşterinin zihnindeki algılar. Tek gerçeğimiz o. O gerçek de asıl gerçekle her zaman örtüşmüyor.
İnsanlar, bire bir aynı ürünü arka arkaya iki farklı markanın logosuyla kullanıp birinin performansına bayılıp birini itin g.tüne sokabiliyor.
Marka tüm gerçekliği değiştiriyor, eğiyor, büküyor.
2006 yılında, hayatında Efes'ten başka bira içmediğini ve içmeyeceğini söyleyen 50'li yaşlarda 4 kişiye, bir birahanede 2 saat boyunca Efes bardaklarında Tuborg içirdim. 2 saat boyunca içtikleri biranın Tuborg olduğunu bilmeden Tuborg'un acı olduğunu ve "hayatta içmeyeceklerini" iddia ettiler. (Masada mikrofonla ses kaydı da alındı, kayıtlar araştırma şirketinin arşivinde duruyor olabilir.)
Gerçekte öyle olmasa da, Efes sevenler Tuborg acı diyorsa, Tuborg acıdır. Bitti.
Gerçeklere güvenmek bariz bir pazarlama hatasıdır. Ürününüzün gerçekte "ne kadar ne" olduğunun hiç önemi yok. Önemli olan algılardır.