🗝️Görünmeyen çözümler

Zihinsel frekans aralığınızı genişletin

🗝️Görünmeyen çözümler
Photo by Pawel Czerwinski / Unsplash

Yolunuzu tıkayan 5 engelle başlayıp devam eden isimsiz serinin yeni parçası aşağıda. Serinin ismini de sonunda buldum galiba, demlensin diye bekliyorum, haftaya belli olur:)

Görünmeyen çözümler, aşağıda.

İyi okumalar


Bir çözümün olmadığına karar verip kendinizi bıraktığınız anlar mutlaka olmuştur. 

Her yolu denemiş, yapılabilecek her şeyi yapmışsınızdır. Ama yok, olmuyor. Bitti. Yok bir çözüm!

Öyle mi gerçekten? Bir çözüm yok mu? Emin misiniz?

Belki de bir çözüm vardır. Hatta muhtemelen birçok çözüm vardır. 

Ama siz göremiyorsunuzdur? Olamaz mı?

Çözümü göremiyor olmanız, çözümün olmadığı anlamına gelmez.

Çözüm var. Sadece siz göremiyorsunuz. 

Mesela gözlerimize de çok güveniyoruz. Dünyayı tüm ayrıntılarıyla gördüğümüzü düşünüyoruz. Öyle mi gerçekten? Hayır.

Bizim için görünür ışığın dalga boyu 400 ila 700 nanometre arasında. İnsanlar olarak biz, sadece bu dalga boyu arasındaki ışıkları görebiliyoruz. Ama fazlası da var.

Arılar bizim göremediğimiz ultraviyole ışığı görebiliyor. Yılanlar kızılötesi ışıkları görebiliyor.

X-ray ve gama ışınları da varlar. Varlar ama onları da göremiyoruz.

Biz göremiyoruz diye onların olmadığını düşünemeyiz.

Ve bu sadece gözlerimiz için geçerli…

Kulaklarımız da böyle. Sesleri duyabildiğimiz frekans aralığı belli. 

Mesela balinalar sesi bizden çok daha farklı bir spektrumda algılıyorlar. Biz o sesleri duymuyoruz, duyamıyoruz. Çünkü biz algılayamıyoruz. Biz algılamıyoruz diye, o seslerin olmadığını düşünemeyiz.

Ve asıl soru: 

Aynı şekilde, zihnimizin de bir frekans aralığı olabilir mi? 

Yani zihnimiz sadece belirli bir frekans aralığında çözümler arıyor olabilir mi?

Evet.

Hepimizin kendi kişiliğimizle, karakterimizle, eğitimimizle, DNA’mızla, tecrübemizle oluşturduğumuz bir zihinsel frekans aralığımız var. Kendi frekans aralığımız, kendi dalga boyumuz…

Hayatı o frekans aralığı içinde algılıyoruz.

Çözümleri de o dalga boyunda arıyoruz.

Göremeyince de, çözüm yok diyor, olmadığını iddia ediyoruz.

Oysa ki orada bir yerde bir çözüm var. Sadece o anda biz göremiyoruz.

O çözümü nasıl görebiliriz?

İki yolu var.

Birincisi ve ilk akla gelen, tabii ki frekans aralığımızı genişletmek. Zihnimizi daha geniş bir frekans aralığında çalışmaya zorlamak. 

Bu nasıl olur? 

Farklı alanlarda farklı bilgiler ve farklı tecrübeler edinerek, farklı yerlerde farklı kişilerde bir araya gelerek… 

Bu sayede, mesela bir pazarlama problemine mesela Roma mimarisinden ilham alarak bir çözüm bulabilecek kadar geniş bir frekans aralığına sahip olabiliriz. 

Ama bu, bügünden yarına olabilecek bir çözüm değil. Hayat boyu peşinden koşmamız gereken bir zihniyet.

O çözümü görebilmenin ikinci yolu da, ne istediğimizi, ne aradığımızı doğru tarif etmek. Psikolojideki algıda seçicilik kavramıyla ilgili.

Algıda seçicilik, zihinsel bir filtreleme sistemi. Zihnimiz dikkat kapasitesini verimli kullanmak için, çevredeki her şeye dikkat kesilmiyor. Bazı şeyleri görmezden geliyor. 

Neye dikkat kesilip neyi göz ardı edeceğini de, aslında ona biz söylüyoruz. Ona ne aradığımızı iyi tarif edersek, o şeye dikkat kesiliyor ve buluyor. Adresi yanlış ya da eksik tarif edersek, bulamıyor. 

(Mesela bir araba markasından ve modelinden hoşlanmaya başlarsanız, sokakta sürekli onu görmeye başlarsınız. Oysa ki sokaklarda yüzlerce farklı marka ve model var. Hepsine tek tek dikkat etmezsiniz.)

Çoğu işletme ve hatta çoğu kişinin sorunu tam olarak bu: Marka ve model belli değil. Bir çözüm arıyor ama ne aradıklarını somut olarak ifade etmiyorlar. Yani adresi net tarif etmiyorlar.

Aradığımızı somut olarak ifade etmediğinizde, aradığımız şey zihnimizin filtre sisteminden geçmiyor, frekans aralığına girmiyor. Zihnimiz ne aradığını bilmediği için herhangi bir şey bulamıyor. Aslında aramıyor bile...

Örnek?

Mesela “kilo vermek” zihnimiz için net bir adres tarifi değil. Çünkü somut değil. Zihnimiz buna çözüm bulamaz.

Ama “hareket etmek” zihnimiz için net bir adres tarifi. Somut. 

Hedefi böyle tanımlarsak, zihnimiz gün içinde belki de yüzlerce kez “hareket etmemiz için” bahane bulabilir. Ve sonuçta kilo vermeye başlayabiliriz.

Ama aynı zihnimiz gün içinde “kilo vermek” için bahane bulamaz. Çünkü kilo vermek zihnimize doğru bir adres tarif etmez. Soyuttur.

Bir çözüm yok, dediğiniz anda bunu düşünebilirsiniz. 

Çözüm orada bir yerde.

Ya frekans aralığınızın dışında ya da siz adresi yanlış tarif ediyorsunuz.

Ya frekans aralığını genişletin ya da adresi kontrol edin.

Zihniniz gerisini halleder.


🍅 Markalamanın organik yolunu ve yeni hizmetim Gayrinizami Content Marketing'i şurada anlattım👇

🎖️Markalamanın organik yolu
Hormonlu yöntemden kaçış

Harika! Başarıyla kaydoldunuz.

Tekrar hoş geldiniz! Başarıyla oturum açtınız.

Engin Tezcan'a başarıyla abone oldunuz.

Başarılı! Giriş yapmak için sihirli bağlantıyı e-postanızda kontrol edin.

Başarılı! Fatura bilgileriniz güncellendi.

Faturanız güncellenmedi.