Bilyeli rulman ☕️

Strateji, ağırlık merkezi ve darboğaz hedefi

Bilyeli rulman ☕️
Photo by Zachary Delorenzo / Unsplash

1.

General Williams’ın komuta ettiği birlik, haber geldikten tam 9 dakika sonra havalanacaktı.

O 9 dakika önemliydi. Çünkü, iki küçük Alman kasabası Schweinfurt ve Regensburg arasında 200 km'ye yakın mesafe vardı.

Bu yüzden önce, General LeMay’in komuta ettiği 230 bombardıman uçağı havalanacak, tam 9 dakika sonra da, General Williams’ın komuta ettiği 146 bombardıman uçağı hareket edecekti.

Böylece iki ayrı birlik ve toplam 376 B-17 bombardıman uçağı, Schweinfurt ve Regensburg’a aynı anda ulaşmış olacak ve aynı anda bombardımana başlayacaklardı. 

II. Dünya Savaşı’nın ortalarıydı. İngiliz ve Amerikalı strateji uzmanları uzun zamandır bu iki kasabadaki bazı fabrikaların bombalanması gerektiğini söylüyorlardı. Ama İngiliz Mareşal Arthur Harris, bu plana karşı çıkıyordu. 

Çünkü bu iki küçük kasabanın gece bombalanması gerekiyordu. 

Dönemin şartlarında gün ışığında hava saldırısı, Alman savunmasına karşı neredeyse intihar anlamına geliyordu. 

İki kasaba da Alman topraklarının iç kısımlarındaydı. Bombardıman uçaklarının, uzun süre kendilerine eşlik eden avcı eskortlar olmadan Alman hava sahasında tek başlarına uçması gerekecekti. Alman Hava Kuvvetleri Luftwaffe buna izin vermezdi.

Üstelik Mareşal Harris, uçakların gece karanlığında değil hedefleri, kasabaların kendisini bile bulamayacaklarını söylüyordu.

İngiliz Mareşal Harris harekata karşı çıkarken, ABD Sekizinci Hava Kuvvetleri göreve talip oldu. 

Havalanacak, Alman hava sahasında uzun süre ilerleyecek ve gündüz ışığında kasabalardaki hedefleri vuracaklardı. 

Operasyon, kötü hava koşulları sebebiyle bir kez ertelendi ve 17 Ağustos 1943 sabahı için tekrar planlandı. 

17 Ağustos 1943 sabahı iki ayrı hava birliği, iki ayrı kasaba için sabah 05:45 itibarıyla 9 dakika arayla havalanacak ve saat tam 10:12’de ilk bomba Schweinfurt’taki ilk hedefe düşmüş olacaktı. Plan buydu.

Ama o sabah işler beklendiği gibi gitmedi.

İlk grup 05:45’te havalanması gerekirken 07:15’te havalanabildi. İkinci grup ise, 9 dakika sonra değil, 4 saat sonra…

Hava çok sisliydi.

II. Dünya Savaşı’nın en büyük hava operasyonlarından biri öyle kötü başladı ki, bu başlangıç, devamında olacakların habercisi gibiydi.

2.

Makinelerin içinde ileri geri hareket eden ya da dönen parçalar bulunur. Bu parçaların hareketleri esnasında sürtünmenin azalması, makinedeki hareketlerin daha verimli olmasını sağlar. Makine parçaları daha az aşınır, daha az enerji tüketir ve daha uzun ömürlü olur.

Makinelerdeki elemanlar arasında sürtünmeyi azaltan elemana, rulman adı verilir. Rulmanların en bilinen tipi de, bilyeli rulmandır. 

Bilyeli rulman, hareket eden parçalar arasında sürtünmeyi azaltmak için metal bilyeler kullanır. Yaşı yetenler hatırlar, bu bilyeli rulmanlardan 4 tanesini dikdörtgen bir tahtaya takıp oyuncak arabalar yapılırdı. 

Bugün, başta otomotiv endüstrisi olmak üzere birçok endüstride olmazsa olmaz bir öğe olan bilyeli rulman teknolojisine dair ilk patent, 1794’te alındı. 

Galli bir demir ustası olan Philip Vaughan’ın tasarımı, patentli ilk bilyeli rulman tasarımı kabul ediliyor. 1869’da da Parisli bir bisiklet tamircisi, Jules Suriray tasarımı geliştiriyor.

Ama bilyeli rulmanların babası olarak, ne Galli Vaughan ne de Fransız Suriray kabul ediliyor.

Çünkü tam yuvarlak çelik bilyeler üretebilecek makineyi geliştiren ve modern rulman endüstrisinin doğmasını sağlayan isim, bambaşka bir isim: Friedrich Fischer.

Fischer, 1890 yılında ilk bilye makinesinin patentini alıyor, seri üretime başlıyor ve endüstriyi kökünden değiştiriyor.

Fischer’in doğduğu, büyüdüğü ve ilk bilyeli Rulman fabrikasını kurduğu yer ise, Almanya’da küçük bir kasaba. Regensburg’a 200 km mesafedeki, Schweinfurt.

3.

17 Ağustos 1943 sabahı, General Williams’ın komuta ettiği birlik, haber geldikten tam 9 dakika sonra değil, 4 saat sonra havalanabildi.

Plana göre iki ayrı hava birliği saatler tam 10’u 12 geçe ilk bombalarını kasabaların üzerine eş zamanlı olarak bırakacaktı ama öyle olmadı.

İlk grup ilk bombayı Regensburg’a saat 11:43’te bırakabildi. Durumu fark eden Almanlar Schweinfurt için savunma pozisyonunu çoktan almıştı. İkinci grup Schweinfurt’a ulaştığında saat 3’e geliyordu.

Harekat başarısız oldu. En azından Amerikalılar ve İngilizler öyle düşündü.

60 uçak vuruldu ve düştü. Dönebilen uçaklar çok ağır hasarla döndüler. 601 mürettebat kayboldu. Sonradan 102’sinin öldüğü, 381 havacının da esir alındığı öğrenildi. Almanlar ise 35 uçak kaybetti.

Bu sonuca rağmen, Amerikalılar aynı noktaya tekrar saldırmak istedi. 

14 Ekim sabahı için yeni bir harekat planlandı.

Sabah yine sis vardı ama uçaklar kalktı. Yine 400'e yakın B-17 bombardıman uçağı, iki küçük kasabadaki hedefleri bombalamak için havalandı.

Daha Alman hava sahasına girer girmez, 86 uçak Almanlar tarafından düşürüldü. Alman Hava Kuvvetleri, Luftwaffe, o iki küçük kasabayı 964 uçakla savunuyordu.

Regensburg ve Schweinfurt’a ulaşabilen Amerikan bombardıman uçakları, hedef fabrikaları bombaladı. Ama çok büyük kayıplar verdiler.

ABD Hava Kuvvetleri’nde o gün, Kara Perşembe olarak anılıyor.

Peki ABD Hava Kuvvetleri, neredeyse intihar saldırısı denebilecek böyle bir göreve neden bu kadar istekliydi? İlk denemedeki kötü tecrübeye rağmen neden ikinci saldırıda ısrarcı oldular?

Cevap, savaşın başından beri bu saldırının yapılmasını isteyen İngiliz ve Amerikalı strateji uzmanlarındaydı. Alman Silah Bakanı Albert Speer de durumun farkındaydı.

4.

Friedrich Fischer’in ilk seri üretim bilyeli rulman fabrikasını Schweinfurt’ta kurmasıyla birlikte, kasaba bilyeli rulman işinin merkezi haline geldi.

1922 ve 1943 yılları arasında imalattaki artış Schweinfurt nüfusunu üçe katladı ve nüfus 50.000'e ulaştı. Savaş yıllarında, Almanya’da bilyeli rulmanların üçte ikisi, Schweinfurt'ta üretiliyordu.

İşte buna stratejide, başka bir Almanın, savaş filozofu Carl von Clausewitz’in tabiriyle, ağırlık noktası diyoruz. Almanca orijinal haliyle, schwerpunkt.

Endüstriyel taraftan daha dar açıyla bakarsak da, darboğaz hedefi.

Ağırlık merkezi, düşmanın savaşma kapasitesini ve gücünü ayakta tutan kritik nokta, kritik unsurdur. 

Darboğaz hedefi de, kısa bir tanımla, bir üretim sürecinin ya da tedarik zincirinin en zayıf noktası...

Clausewitz, düşmanı yenebilmek için tüm gücün bu kritik noktaya yığılmasını ve o noktanın yok edilmesini söyler.

Ve İngiliz ve Amerikalı strateji uzmanları, bilyeli rulmanların, Alman savaş makinesinin ağırlık merkezi olduğunu keşfetmişti.

Uçak motorları, iniş takımları, hidrolik sistemleri, tanklar, tank motorları, paletleri, makineli tüfekler, toplar, top mekanizmaları, gemiler, gemi motorları, pervaneler, radar ekipmanları, anten mekanizmaları, radyo ekipmanları, telsiz ekipmanları… 

Üstelik daha da fenası, tüm bunların kendilerinin dışında, bunları üreten fabrikaların da tek bir ortak noktası vardı: Bilyeli rulman.

Hepsi ama hepsi bilyeli rulman kullanıyordu, kullanmak zorundaydı.

Ve Almanların bilyeli rulman üretiminin üçte ikisi, sadece bu iki kasabadaydı: Regensburg ve Schweinfurt.

Bu iki kasabadaki birkaç rulman fabrikasını yok edebilirlerse, Almanların bütün sistemi tıkanacaktı.

İngiliz ve ABD’li strateji uzmanları bu yüzden operasyonda ısrar etti ve ABD bu yüzden büyük kayıpları göze alarak iki ayrı harekat düzenlendi.

Peki haklılar mıydı? 

Teoride doğru olan bu strateji pratikte de sonuç verecek miydi? Operasyon başarılı olsa, gerçekten Alman sistemi tıkanacak mıydı?

Alman Silah Bakanı Albert Speer’e kulak verelim. Anılarında anlatıyor.

5.

Alman Silah Bakanı Albert Speer'in anlattıklarına göre, Amerikalıların başarısız kabul ettiği ilk bombalama, rulman üretiminde %38 düşüşe neden olmuş. 

Almanya’da anlık kriz öyle bir panik yaratmış ki, başka şehirlerden ve üretim tesislerinden taşıyabildikleri kadar rulman alıp gelmeleri için Schweinfurt’a sırt çantalı adamlar bile gönderilmiş.

İkinci bombalama ise, kapasitenin %67’sini yok etmiş.

Bakan, uzunca bir süre bilyeli rulman eksikliği nedeniyle tank, uçak veya başka bir silah üretemediklerini söylüyor. Endişeyle, düşmanın kendilerini ne kadar kolay felç edebileceğini fark edip etmediğini düşünmeye başlamışlar.

Ama istihbarat faaliyetleri o dönem çok daha zor olduğu için, Amerikalılar verdikleri hasarı fark edememiş. Strateji uzmanları da pek umursanmamış.

Zaten aynı bölgeye üçüncü saldırı da yapılmamış.

Bakan Speer, Schweinfurt’a yapılan hava saldırısını, muhtemelen savaşın devamındaki diğer hava saldırılarıyla karşılaştırarak diyor ki: 

“Müttefikler, başarıyı zaten ellerindeyken çöpe attılar. Uçakları, geniş ama anlamsız bir alan bombalaması yerine, üretim merkezlerine yoğunlaşmış olsaydı, savaş o yıl, 1943’te bitebilirdi.”

Savaşın 2 yıl önce bitmesi demek, milyarlarca dolar maliyetin dışında, milyonlarca insanın da hayatta kalması demekti.

6.

Finalde sadece, Alman Silah Bakanı Speer’in şu cümlesini tekrarlamak istiyorum: 

“…uçaklar, geniş ama anlamsız bir alan bombalaması yerine, üretim merkezlerine yoğunlaşmış olsaydı, savaş 1943'te bitebilirdi.”

Geniş ama anlamsız bir alan bombalaması yapmayın. 

Ağırlık merkezini ya da darboğaz hedefi bulun. 

Strateji budur. 


🎙️ Herhangi bir şekilde moda işindeyseniz, odaklanmanız gereken bir ağırlık merkezi ya da darboğaz hedefi arıyorsanız, sizin için online bir seminer hazırladım:)

Detaylar için👇

Moda ve tekstil markaları için strateji tasarımı
Online Seminer

 

Harika! Başarıyla kaydoldunuz.

Tekrar hoş geldiniz! Başarıyla oturum açtınız.

Engin Tezcan'a başarıyla abone oldunuz.

Başarılı! Giriş yapmak için sihirli bağlantıyı e-postanızda kontrol edin.

Başarılı! Fatura bilgileriniz güncellendi.

Faturanız güncellenmedi.